REHABİLİTASYON PROGRAMLARI BU YIL UYGULAMAYA GEÇİYOR

XVIII. yüzyılın son çeyreğine kadar cezanın hedefi; azap çektirilen, parçalanan, organları kopartılan, yüzüne veya omzuna simgesel damga basılan, canlı veya ölü olarak teşhir edilen, kürek çektirilen, tekerlekle gerilen ve bu şekilde seyirlik unsur haline getirilen bedendi. XVIII. Yüzyılın sonlarıyla XIX. Yüzyılın başlarından itibaren modern ceza sistemleri uygulamaya sokularak (Rusya 1769, Prusya 1780, Pennsylvania ve Toskana 1786, Avusturya 1788, Fransa 1791, 1808 ve 1810) ceza hukuku yeni bir çağa girmiştir. Eski ceza infaz sisteminde cezaevleri, suç işlemiş kişileri dört duvar arasında saklamaya yarayan mahaller olarak kabul edilmekteydi. Suçlu, toplumdan soyutlanarak yalnız cezaya değil, aynı zamanda unutulmaya da mahkûm ediliyordu. Hükümlülere ne kadar az ilgi gösterilirse cezanın da o kadar etkili olacağı kanısı vardı. Günümüzde geçerli olan infaz anlayışına göre ise cezaevi, suç işlemiş kişilerin topluma yeniden kazandırılması amacıyla eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin yapıldığı yerler olarak düşünülmektedir. 10-15 yıl öncesine kadar eğitim ve öğretim faaliyetleri, mesleki eğitim ve özellikle de kişiyi meşgul etmek için çalıştırma biçimindeki uygulamalar ile suç işlemiş kişilerin topluma kazandırılması genelde kabul gören bir anlayıştı. Ancak özellikle ABD’de ve başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde eğitim faaliyetlerinin yararlı olduğu kabul edilmesine rağmen,  yeniden suç işlemeyi yeteri kadar engelleyemediği yapılan araştırmalar  ile anlaşıldı. Bunun üzerine eğitimin önemi de yadsınmadan farklı yöntemler araştırılmaya başlandı. Bu araştırmaların sonucunda grup terapilerinde uygulanan bilişsel-davranışçı rehabilitasyon programları hazırlandı. Bilişsel davranışçı programlarda temel düşünce, kişinin bilişsel eksikliklerinin veya bilişsel çarpıtmalarının giderilmesidir. Bu anlayışa göre, kişi suçla ilişkili görülen  birtakım eksik veya yanlış, anlayış, bilgi ya da düşünceleri nedeniyle suç işlemektedir. Örneğin; mağdurenin giyim tarzının kendisini tahrik etmesinden dolayı cinsel suç işlediğini, tahliye olduktan sonra kimsenin kendisini işe kabul etmemesi nedeniyle  hırsızlık yapmayı geçim tarzı olarak kabul ettiğini, hız sınırını aşıp trafik kazası yapmanın aslında diğer suçlarla karşılaştırıldığında çok kötü bir davranış olmadığını, ailenin namusunu temizlemek için töreler nedeniyle adam öldürdüğünü vb. şeyleri savunması. İşte bu eksik veya yanlış düşünce, bilgi ya da anlayışların giderilmesi amacıyla rehabilitasyon programlarının hazırlanması ve uygulanması yakın zamanlarda gittikçe kabul görmeye başlamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bu rehabilitasyon programlarının Türkiye şartlarına uyarlanarak hazırlanması ve uygulanması amacıyla “Yargının Modernizasyonu ve Cezaevi Reformu Projeleri” kapsamındaki “Model Cezaevi” alt projesi çerçevesinde, yararlı olduğu konusunda genel kabul görmüş 10 rehabilitasyon programının hazırlanmasına başlanmıştır. Bu yıl içerisinde hazırlanması ve basımı gerçekleştirilerek, uygulanmaya başlaması plânlanan rehabilitasyon programları şunlardır: 1-İntiharı ve kendine zarar vermeyi önleme, 2-Mahkûmu kişisel olarak geliştirme, 3-Çocuklu anne, 4-Öfke kontrolü, 5-Müebbet ve uzun süreli mahkûmiyet. Programlar, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan, hâkim, psikolog, sosyal çalışmacı ve cezaevi öğretmenlerinden oluşturulan bir ekip  tarafından hazırlanmakta, yabancı ülkelerdeki uygulamalar da dikkate alınarak Türkiye şartlarına uyarlanmaktadır. Bu amaçla yurt dışından uzun ve kısa dönem uzmanlardan da faydalanılmaktadır. Aynı yöntemle hazırlanması plânlanan diğer 5 program da şunlardır: 1-Madde bağımlılığı, 2-Cinsel suçlular, 3-Kısa süreli mahkûmiyet, 4-Kadın, 5-Tahliyeye hazırlama programı. Hükümlülerin topluma kazandırılarak yeniden suç işlemelerinin önlenmesi için eğitim ve öğretim çalışmalarının tamamlayıcısı olan rehabilitasyon programlarının ceza infaz kurumlarında görev yapan kurum müdüründen infaz koruma memurlarına kadar her kademede desteklenmesi gerekmektedir. Ceza infaz reformunun yapıldığı bugünlerde, gerçekleştirilen rehabilitasyon programlarının büyük bir başarı ile uygulanacağına olan inancımla bu çalışmalarda görev alacak tüm personele başarılar dilerim.

İş ve meslek eğitiminin standartları nelerdir? Standartlar sistemine göre, mesleği olmayan sağlıklı bir hükümlünün veya tutuklunun 6 aylık eğitim dönemi içerisinde en az bir iş ve meslek eğitimi kursu bitirmesi gerekmektedir. Tutuklular için kısa süreli iş ve meslek kurslarının tercih edilmesi, kursu başarı ile tamamlayıp belgelerini almaları açısından önem taşımaktadır. İş ve meslek eğitimi plânlanırken mevcut atölyelerin kullanılmasına ve uygulamalı eğitim yapılmasına özen gösterilmelidir. 2005 yılı sayısal hedefi olarak, yıl içinde hükümlü ve tutuklu   mevcudunun en az %80’inin iş ve meslek eğitimi alması öngörülmektedir. Örneğin: Kapasitesi 400 olan bir kurumda 2005 yılı içinde 320 kişiye iş ve meslek eğitimi verilmesi gerekmektedir. Diğer eğitim ve öğretim faaliyetlerinin standartları nelerdir? Kütüphane faaliyetleri ve hazırlık kurslarının standartları Kütüphane ve kitaplıklardan hükümlü ve tutukluların tamamı yararlandırılarak her birinin üç aylık eğitim döneminde en az 2 kitap okuması sağlanır. Açık öğretim programlarına devam eden öğrenciler için  düzenlenecek sınavlara hazırlık kurslarına derslerinde başarısız olan bütün öğrencilerin katılımı sağlanmalıdır. Okuma-yazma kursları ile yetişkinler II. kademe eğitimi başarı kurslarının standartları Okuma yazma bilmeyen hükümlü veya tutuklu bir kişi olsa bile okuma-yazma kursunun açılması zorunludur. Bu kurs için kursiyer sayısın en az 10 olması gerekmez. Yetişkinler II. kademe eğitimi başarı kursunun açılması için en az 10 hükümlü ve tutuklunun bulunması gerekir. Ancak, uygulamada kursiyer sayısının 5’i geçmesi durumunda da millî eğitim il veya ilçe müdürlüğünün takdirine bağlı olarak bu kurslar açılabilmektedir. Kurslara katılabilecek durumda olan bütün hükümlü ve tutukluların katılması sağlanmalıdır. Açık öğretim programlarının standartları Sınav merkezi olan veya sınav merkezi olan kurumla aynı il merkezinde ya da ilçede bulunan ceza infaz kurumlarında, Açık İlköğretim Okuluna katılabilecek durumdaki hükümlülerin en az %30’unun, tutukluların da en az %l0’unun; Açık Öğretim Lisesine katılabilecek hükümlülerin en az %40’ının, tutukluların ise an az %l0’unun bu okullara kaydının yapılması ve sınavlara katılması temin edilmelidir. Açık Öğretim Fakültesi sınavlarına ise kurumda bulunan lise mezunu tutuklu ve hükümlülerin  %8’inin devam etmesi için tüm imkânlar kullanılmalıdır. Sınav merkezi ile aynı ilçede veya il merkezinde bulunmayan ceza infaz kurumları için yukarıda belirtilen oranların yarısı oranında hükümlü ve tutuklunun bu okullara kayıtlarının yapılması ve sınavlara girmesi sağlanmalıdır. Din eğitimi ve ahlâkî gelişimin standartları Fakülte veya yüksek okul mezunu en az bir vaizin, temin edilemediği takdirde din ve ahlâk bilgisi öğretmeninin, istekli hükümlü ve tutuklulara haftada en az 2 saat din ve ahlâk bilgisi dersi vermesi sağlanır. ÖSS sınavlarının standartları ÖSS sınavına girmeye istekli olan hükümlü ve tutukluların tamamının katılımı sağlanır. Kurum idaresi hükümlü ve tutukluların bu sınava katılması için gerekli teşvik edici ve özendirici tedbirleri almak zorundadır. Kurumdan sınava katılacak öğrenci sayısı; bir önceki yıl ceza infaz kurumlarından bu sınava katılan toplam hükümlü ve tutuklu sayısının, bu sınavlara katılabileceklere olan oranından aşağı olamaz. Bu yıl için oran %l5’dir. Standartlar sisteminde kurumların dikkat etmesi gereken hususlar: 1- Ceza infaz kurumları kural olarak eğitim çizelgelerindeki bilgilere göre değerlendirildiğinden, bu çizelgelerin okunaklı ve tam olarak doldurulması, içerdiği bilgilerin birbiriyle çelişmemesi gerekmektedir. 2- Belirlenen standartların üzerinde hükümlü ve tutukluya eğitim verilmesi hâlinde, diğer şartlar da dikkate alınarak her ana konu için %30’u geçmemek üzere ek puan verilmektedir. Kurumun standartları üzerinde başarı göstermesi lehe değerlendirilmekte, fakat üç ana konudan (1-Sosyal kültürel faaliyet, 2- İş ve meslek eğitimi, 3- Diğer eğitim ve öğretim faaliyetleri) sadece birine yoğunlaşarak diğer alanları ihmal etmesi başarısız sayılmasına neden olmaktadır. Ayrıca bir kurumun iyi derece alması için her alandan 100 üzerinden en az 45 puan alması ve aritmetik ortalamasının da 60’ın üzerinde olması gerekir. 3- Sosyal ve kültürel etkinlikler yapılırken, güvenlik veya fizikî koşullar nedeniyle hükümlü ve tutukluların aynı anda bir araya getirilememesi hâlinde, bu faaliyetlerden gruplar hâlinde veya merkezi yayın aracılığıyla yararlandırılmaları sağlanmalıdır.  4- Gerçekleştirilemeyen çalışmaların mutlaka gerekçesinin yazılması, eğitim çizelgesinde hiçbir bölümün boş bırakılmaması gerekir.