YENİ İNFAZ KANUNUNA GÖRE HÜKÜMLÜ VE TUTUKLU EĞİTİMİ (1)

Kanunda hükümlü ve tutuklu eğitimi infazın temel amaçlarından biri olarak vurgulanmıştır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu), hükümlü ve tutukluların eğitimi ve topluma kazandırılmasına büyük önem vermektedir. İnfaz Kanununun “İnfazda temel amaç” başlıklı üçüncü maddesinde; “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen temel amaç, … hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.” denilerek bu önem vurgulanmaktadır. Kanunun amacında hükümlülerin eğitilerek topluma kazandırılması gerekliliğinin belirtilmesi, ceza infaz kurumu rejiminin de bu anlayış çerçevesinde şekillendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Hükümlü ve tutuklu eğitimi, hapis cezalarının infazında gözetilecek temel ilkelerden biridir.
“Hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler başlıklı” 6’ncı maddenin (c) fıkrasında “Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır.” ifadesiyle ceza infaz kurumlarının ellerindeki bütün imkânları hükümlü ve tutuklu eğitimi için seferber etmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Maddede geçen “araç ve olanaklar” ifadesini sadece ulaşım araçları, ödenek, eğitim alanları, iş yurtları, personel gibi kurum içi araç ve olanaklarla sınırlı şekilde anlamamak gerekir. Bakanlığımızla protokol imzalamış olan kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşları, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun destek ve yardımları da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Özellikle maddi destek alınan kuruluşlarla iş birliğinin geliştirilmesine önem verilmeli, mevcut protokollerin işletilmesi için gerekli çaba gösterilmelidir.
Hükümlü ve tutukluların iyileştirme çalışmaları hakkında bilgilendirilmeleri Kanunla teminat altına alınmıştır.
Kurumda mevcut olan eğitim ve iyileştirme faaliyetleri ve olanakları konusunda hükümlü ve tutukluların bilgi sahibi olabilmeleri çok önemlidir. Okuma yazmayı bilmeyen bir kişinin ceza infaz kurumundan üniversite muzunu olarak çıkması mümkündür. Ya da bu eğitim sürecinin herhangi bir bölümünü ceza infaz kurumunda tamamlama imkânı vardır. Kişinin hak kaybına uğramaması için eğitim olanakları konusunda doğru bilgi sahibi olması büyük önem taşımaktadır.
Bu önemden dolayı İnfaz Kanununun 22’nci maddesinde, hükümlü ve tutukluların bilgilendirilme haklarını güvence altına alan hükümlere yer verilmiştir. Bu maddenin 1’nci fıkrasına göre, “Hükümlülere kuruma alındıklarında uygulanacak iyileştirme çalışmaları, disiplin suçları ve cezaları, bilgi edinme ve şikâyet yolları, hak ve sorumlulukları gibi konular ile kurumdaki yaşama uyum sağlamaları için gereken bilgiler, kurum yöneticileri tarafından sözlü olarak anlatılır ve yazılı olarak tebliğ olunur. İnfaz sonrası koruma ve yardım konusunda ayrıca bilgi verilir. … Görme engellilere ise kendi alfabeleri ile yazılmış kitapçık verilir.” İnfaz Kanununun 22’nci maddesi uyarınca hazırlanan “Hükümlü ve Tutuklu El Kitabı” yeterli sayıda bastırılarak kurumlara dağıtılmış olup, bu kanun hükmünün gereği yerine getirilmiştir.
Yetişkinler kendilerine yararlı olacağını düşündükleri konularda eğitim almak için daha istekli olurlar. Bu nedenle bireysel ihtiyaçlara göre şekillenen eğitim programları düzenlenmelidir.
İnfaz Kanununun 75’nci maddesine göre, “Ceza infaz kurumlarında bulunduğu süre içinde hükümlüye, kişiliğini geliştirecek, eğitimini güçlendirecek, yeni beceriler elde etmesini, suç işleme eğilimini yok etmeyi sağlayacak ve salıverilme sonrasına hazırlayacak programlar uygulanır. Hükümlünün yaş, ceza süresi ve yeteneklerine öncelik verilerek ekonomik ve kültür durumuna uygun biçimde düzenlenen eğitim programları; temel eğitim, orta ve yüksek öğretim, meslek eğitimi, din eğitimi, beden eğitimi, kütüphane ve psiko-sosyal hizmet konularını kapsar.”
“Tahliye sonrası”, bize yol gösteren işaret fişeği, hükümlüler için girilen zorlu bir tünelin çıkışını gösteren ışık, personel açısından ise çalışma yönünü tayin eden bir pusuladır. Tek kelimeyle ifade etmek gerekirse, “tahliye sonrası” hepimiz için “vizyon”dur. Bu nedenle hem merkez teşkilâtın hem de yerel teşkilâtın her kademesinde görev yapan personel ile hükümlü ve tutukluların bu vizyon çerçevesinde düşünmeleri, davranmaları ve kendilerini sürekli geliştirmeleri gereklidir. Bunun için de öncelikle konuyla ilgilenen herkeste “tahliye sonrası koruma ortak bilinci” oluşmalıdır. Hükümlü, ceza infaz kurumunda aldığı eğitimin, salıverilme sonrasında kendisi için fayda sağlayacağına inanırsa, bu eğitim programlarına yürekten katılacaktır. Bu nedenle hükümlünün bireysel ihtiyaçları dikkate alınarak eğitim programları düzenlenmelidir.