Eski hükümlüler bu sıfatları nedeniyle iş bulmakta ve buldukları işlere uyum sağlamakta genellikle zorluk çekmektedirler. Bu kişilerin eski hükümlülük dışında sosyal ve hukuki nitelikte başka engelleri de vardır. Dolayısıyla özel hukuksal yöntem ve kurumlarla korunmaları gerekir. Hükümlülerin sosyal ve kültürel konumları incelendiğinde genel olarak ekonomik düzeylerinin ve eğitim seviyelerinin düşük olduğu ve nitelikli bir meslek sahibi olmadıkları dikkati çekmektedir. Bu sosyal gerçeklikten hareketle 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 25/B maddesi ve “Eski Hükümlülerin İstihdamı Hakkında Tüzük” hükümleri ile onların iş bulmasını kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılmıştır. Eski hükümlülere iş bulmada tanınan yasal olanaklardan faydalanabilmek için öncelikle İş Kanunu ve anılan Tüzük hükümleri uyarınca eski hükümlü sayılmak gerekir.
24.12.1996 gün 22857 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 96/8849 karar sayılı “Eski Hükümlülerin İstihdamı Hakkındaki Tüzük’te Değişiklik Yapılmasına Dair Tüzük”ün 2. maddesi eski hükümlünün tanımını yapmıştır.
Bu tanıma göre;
1) Altı aydan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olup, bu cezasını ceza ve infaz kurumlarında tamamlayanlar,
2) Altı aydan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza alarak, cezasının bir kısmını ceza infaz kurumlarında iyi hallilikle geçirip şartla tahliye edilenler,
3) Devlet memuru olmaya engel bir suçtan hüküm giyerek cezasını ceza infaz kurumlarında tamamlayanlar,
4) Özel kanunlarda belirtilen şartlardan dolayı istihdam edilme olanağı bulunmayanlar,
5) Altı aydan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya bağlı olarak ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklı bulunanlar,
6) Aldığı ceza altı aydan fazla olup da cezası tecil edilenler,
Tüzüğün uygulanması açısından eski hükümlü sayılırlar.
Yukarıda belirtilen tanımlara uyan kişiler 1475 Sayılı “İş Kanunu”nun ve “Eski Hükümlülerin İstihdamı Hakkındaki Tüzük’ün tanıdığı tüm imkânlardan faydalanabilirler.
Tüzük hükümlerinden yararlanıp, kayıtlı oldukları İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından bir işe yerleştirilen eski hükümlüler; bu sırada yeni bir suç işler ve işledikleri bu suç itibariyle hürriyeti bağlayıcı bir cezaya çarptırılırlarsa tahliyelerinden sonra bu Tüzük hükümlerine göre “eski hükümlü” sayılamayacakları için Tüzük hükümlerinden yeniden yararlanamazlar. Ancak daha önce yararlanmamışlarsa, işledikleri suç mükerrer de olsa Tüzük’ten yararlanma hakkına sahiptirler.
Eğer hapis cezası para cezasına çevrilip tecil edilmişse tecil edilen ceza 647 sayılı Kanun’un 4/4 maddesi uyarınca para cezası olduğu için kişi yine eski hükümlü sayılmaz ve Tüzük hükümlerinden yararlanamaz. Ancak verilen 6 aydan fazla hapis cezası doğrudan tecil edilmişse eski hükümlü sayılıp Tüzük hükümlerinden yararlanabilecektir. Doğrudan doğruya para cezasına mahkûm edilenler de “eski hükümlü” sayılmazlar.
Cezası tecil edilip de devlet memuru olma hakkına sahip olanların cezaları altı aydan fazla hapis veya ağır hapis ise bu kişiler ayrıca “eski hükümlü” sayılacaklarından dolayı Tüzük’ün sağladığı her türlü imkândan yararlanabilme hakkına sahiptirler.
Bunun dışında, işledikleri suçlardan dolayı doğrudan doğruya para cezasına mahkûm edilenler, “eski hükümlü” sayılmazlar ve bu statünün sağladığı haklardan yararlanamazlar.
4616 sayılı “23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartlı Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun”dan yararlanarak tahliye edilenler de yukarıda belirtilen şartları taşımaları halinde eski hükümlü sayılırlar. Ancak bu Kanun hükümlerine göre davaları ertelenenler “eski hükümlü” sayılmazlar.
Sesleniş Gazetesi’nin gelecek sayısında “eski hükümlü”lere tanınan haklar ile bunların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken hususları açıklayacağız.